• 21 Ekim 2025 Salı 06:02

BİR VAKIF BİR İNSAN

Bu yıl üniversitelerde kontenjanların azaltılmasıyla zorlu bir maraton daha sona erdi. Aylarca süren emeklerin, uykusuz gecelerin ardından gençler sonuçlarını alarak üniversitelere yerleşti. Bir engeli daha aşarak kazananlar için artık yeni bir hayat başlıyor: Üniversite hayatı.

BİR VAKIF BİR İNSAN

Bu yıl üniversitelerde kontenjanların azaltılmasıyla zorlu bir maraton daha sona erdi. Aylarca süren emeklerin, uykusuz gecelerin ardından gençler sonuçlarını alarak üniversitelere yerleşti. Bir engeli daha aşarak kazananlar için artık yeni bir hayat başlıyor: Üniversite hayatı.

İlklerin Zamanı

Üniversite, çoğu genç için “ilklerin” yaşandığı bir dönemdir. İlk kez aileden uzak kalınır. İlk kez haritada adını duyduğu bir şehir, ikinci vatanı olur. İlk kez bir yurtta, apartta ya da öğrenci evinde başkalarıyla yaşamayı öğrenir ve sorumluluk alır gençler.

Henüz 17-18 yaşındadırlar. Yeni bir sosyal çevre, yeni sorumluluklar, yeni alışkanlıklar…Artık üniversitelidirler. Fakat bu ünvan, beraberinde büyük bir olgunluk sınavını da getirir. Orada karşılaştıkları farklı kültürlerle kendi kültürleri arasındaki denge kurma mücadelesi verirler. Çoğu hâlâ deyim yerindeyse “ana kuzusu”dur. Ailenin güvenli limanı geride kalmıştır. Sudan çıkmış balık misali, kendi kararlarını kendi vermenin ağırlığıyla baş başadırlar.

Üniversiteli Olmanın Maddi Yönü Daha da Ağırdır.

Üniversiteli olmanın en zor tarafı belki de maddi yüküdür. Maddi olanakları olan aileleri bu konunun dışında bırakıyorum. Asgari ücretle, emekli maaşıyla başka şehirde çocuk okutan aileler için bu süreç gerçekten daha da zordur. Çünkü sadece öğrenci değil, tüm aile üniversiteli olmuştur aslında. Bugün KYK bursu 3000 TL civarında. Bunun yaklaşık 2000 TL’si, şanslıysa, KYK yurdu ve yol masrafına gider. Özel yurtta ya da kiralık evde kalanların yükü altında ezilir hem üniversiteli hem de ailesi. Faturalar, ulaşım, yemek derken ay sonu zor gelir.

Gelelim tekrar hesabımıza; bir öğrencinin aylık gideri en kötü ihtimal ortalama bir hayat standardı ile eğer yurtta kalıyorsa 10 ila 15 bin TL civarındadır. Üç-dört arkadaş bir evde yaşasalar dahi en az bir asgari ücret giderleri olur. Bir öğrenci üniversite okumak istiyorsa ek iş yapacak mecburen. Haydi, bazı bölümlerde zaman var, öğrenci ek iş yapmak için fırsat buluyor; ancak tıp, eczacılık, mühendislik gibi yoğun bölümlerde bunu yapmak neredeyse imkânsızdır. Devletin bu konuda öğrencilere sunduğu destek ve projeler çok önemlidir. Özellikle Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtları son yıllarda gerçekten büyük bir hizmete dönüşmüştür. Yurt kapasitesi artmış, yerleşemeyen öğrenci sayısı belirgin biçimde azalmış. Üniversite öğrencileri İçin otel konforunda bence bedavaya hizmet sunan Kredi ve Yurtlar Kurumu bu anlamda takdiri hak ediyor.

Ama yine de yetmiyor…

Bir Öğrenci Bile Bırakıyorsa...

Hem öğrencilik hayatımda hem meslek hayatımda binbir emekle, gece gündüz ders çalışarak kazandığı üniversiteyi parasızlıktan bırakan birçok insan tanıyorum. Maddi sıkıntılar yüzünden eğitimini yarıda bırakan bir tek öğrenci bile varsa, bu mesele sadece devletin değil, hepimizin meselesidir. Bu ülkenin geleceği olan gençler, eğitim hakkını sürdürmekte zorlanmamalı. Üniversiteli olmak bir ayrıcalık değil, herkes için ulaşılabilir bir hak olmalı.

Yönetenler elbette çözüm aramalı; ama sadece devlet desteğiyle bu yük hafiflemiyor. Maddi durumu iyi olan, eli rahat olan herkesin de bu gençlere destek olma sorumluluğu var. Çünkü bir öğrencinin geleceği, bir ülkenin geleceğidir.

Bir Vakıf, Bir İnsan

Vakıf, ecdadımızın tarihe vurduğu en anlamlı mühürlerden biridir. Ne demek vakıf? Şahsi malın, şahsın elinden çıkıp ihtiyaç sahibinin hizmetine verilmesi… Osmanlı döneminde çeşmeler, köprüler, hanlar, hamamlar yapmak için vakıflar kurulmuş. Vakıflar öğrenci okutmuş, aşevleri açmış; fakiri, öksüzü, yetimi, dul kadınları korumuş, kollamış.

Bakmayın bazı kendini bilmezlerin vakıf kavramını zaman zaman kirletmesine… Bizim atalarımız, yoldan geçen hayvan susuz kalmasın diye bile vakıf kuracak kadar merhametli, ince ruhlu, zarifti.

Yaşar Erbaşaran ve Akçaabatlılar Vakfı Ruhu

Akçaabatlılar Vakfı  başkanlığını yürüten Yaşar Erbaşaran, bu kadim geleneğin yaşayan temsilcilerinden biri. Vakıf örnek bir vakıf. Yaşar Erbaşaran 1962 Akçaabat doğumlu. Ticaret Lisesi’nden 1979’da mezun olmuş, okulun ilk mezunlarından. İstanbul Ticari İlimler Akademisi’ni kazanmasına rağmen 1980 darbesi nedeniyle üniversiteye gidememiş. 1982’de askerliğini tamamladıktan sonra ticaret hayatına atılmış. Evli ve üç çocuk babası. Birçok alanda faaliyet gösteren yedi aile şirketi sahibi. Koronavirüse yakalanmış, 25 gün entübe edilip yoğun bakımda kalmış; gazateler bile öldü diye haber yapmış. Ancak o hayata yeniden tutunmuş. Görünen o ki, daha dokunacağı nice hayatlar varmış.

Kırk yıllık bir geçmişe sahip olan Akçaabatlılar Vakfı, asıl vakıf kimliğini Yaşar Erbaşaran, başkan olduktan sonra güçlendirmiş. Akçaabatlılar Vakfı bir dönem “vakıf” adı altında sosyal etkinlik ve bir araya gelme alanı olarak kullanılmış. Vakıf öyle bir ortamdan bugün hayırda yarışan bir kuruma dönüşmüş. Günümüzde Akçaabatlılar Vakfı, Yaşar Erbaşaran liderliğinde, 110 üye, 50 şeref üyesi ve bağışçıları ile takdire şayan hayır işlere imza atıyor.

Bu yıl burs verme rekoru kırılmış: tam 500 öğrenciye burs sağlanıyor. Vakıf aracılığıyla, okulunu maddi sebeplerle dondurmak zorunda kalan öğrenciler yeniden okullarına dönmüş. Ülkenin dört bir yanında yaşayan ve Trabzon’a okumaya gelen birçok dezavantajlı öğrenciye yardım eli uzatılmış. Diğer taraftan çocuğu olmayan bir ailenin tüp bebek tedavisi karşılanmış. Maddi durumu zayıf ailelere başta gıda olmak üzere, akülü araçlar, hasta bakımı için çeşitli yardımlar yapılmış. Engelli, yetim ve öksüz çocukların yoluna ışık olunmuş.

Yaşar Erbaşaran, bu çalışmaları anlatırken şu sözleriyle duygularını özetliyor:

“Vakıf çalışmaları beni hayata bağladı. Tüp bebek tedavisi gören ailenin doğan çocuğuna “Yaşar’ adını vermesi tarif edilemez bir mutluluk. Akçaabatlılar Vakfı olarak tüm büyüklerimiz ve yol arkadaşlarımızla birlikte ürettiğimiz ekonomik kaynaklar, yapılan bağışlar ve imkânlarımız doğrultusunda hiçbir ayrım yapmaksızın insanların hayatını kolaylaştırmak bizi çok mutlu ediyor. Vakıftan burs alan öğrencilerin, mezun olduktan sonra vefa örneği gösterip vakfa maddi ve manevi destek vermeleri ise emeklerimizin karşılıksız kalmadığını gösteriyor.Bu bizi gururlandırıyor ”

 

Özetle, bir zamanlar vakit geçirilmek için bir araya gelinen bir binadan; bugün yüzlerce gencin, yaşlı, engelli, maddi durumu kötü vatandaşımızın umuduna dönüşen örnek bir vakıf doğmuş.

 

Teşekkürler Yaşar Erbaşaran… Teşekkürler bu vakıfta emeği geçen, hayra vesile olan yönetim kurulu üyeleri ve tüm bağışçılar.

İyiliğin, paylaşmanın, vefanın sayısı her geçen gün artsın.









Facebook Yorumları
Gündem Türk Dünyası Haberleri Copyright © 2025
Tüm Hakları Saklıdır.